İş kazası mı, iş cinayeti mi? İşçi cinayeti mi, işveren cinayeti mi?

Murat Özveri; Dr. ,Avukat, Çalışma ve Toplum Dergisi Yayın Yönetmeni, muratozverister@gmail.com

Soma, Ermenek, Davutpaşa, OSTİM, Gayrettepe, Amasra, Zonguldak … Bu yerleşim yerleri, birer yer adını çağrıştırmanın yanında, işçi ölümlerini de anımsatıyor. Yasalarda, iş kazası ve meslek hastalığı kavramları kullanılmakla birlikte birçok sendika, meslek örgütü ve demokratik kitle örgütü, işyerindeki ölümler için, iş cinayeti kavramını kullanıyor. Bu yazıda “İşveren Cinayeti” kavramı dile getirilmektedir. Sendikalar, meslek örgütleri ve kamuoyunun, “işveren cinayeti” kavramını da tartışmasını, umut ediyorum.

Çalışmaların yapıldığı işletme ve çalışma yerlerindeki yasal temel kurala göre; İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Sağlanması İşveren Yükümlülüğüdür.

Gerekli ve zorunlu olan güvenli çalışma koşullarının sağlanması için alınması gereken iş güvenliği önlemlerinin, işveren tarafından alınmaması, işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğini sağlamaya yönelik sistem kurulmaması veya sistemin uygulanmaması sonucu oluşan, işçinin yaralanmasına, sakat kalmasına, meslek hastalığına yakalanmasına ve hatta hayatını yitirmesine yol açan olayları tanımlamakta kullanılan “kaza” sözcüğü, yaşanılanları gerçek anlamda anlatmak için çok hafif kalmaktadır.

İşveren, yaptığı iş organizasyonu ile bir mal veya hizmet üreterek kâr elde etmek isteyen gerçek ya da tüzel kişidir. Bir mal veya hizmet üretiminde maliyetleri düşürüp, olabildiğince maliyetin üzerinde satmak, sadece işverenin daha fazla kâr elde etmesi anlamına gelmemektedir. İşveren rakiplerinden daha düşük maliyetle ürettiği sürece, rakiplerini de piyasadan silerek tekelleşme ve tekel olarak kârını daha da yükseltme olanağını da elde edebilmektedir.
Diğer taraftan, işçi sağlığı iş güvenliğine dönük önlemler ise işveren açısından maliyet kalemi olarak görülmektedir. Tarihsel gelişim göstermiştir ki, işveren gerekli önlemleri aldığında  üstleneceği maliyetle, önlem almaması durumunda kendisine uygulanan yaptırımın ve/veya oluşacak kazanın sonuçlarının yaratacağı maliyeti karşılaştırmak ve hangisi düşükse düşük olan maliyete göre davranma eğilimindedir. Önlem almak yerine önlem almamanın yaptırımı ve sonuçta ortaya çıkan maliyet daha düşük olduğunda, işveren de önlem almamayı seçebilmektedir.

İş yapılanmasını kuran, işin yürütüm biçimini ve kadroları belirleyen, uyulacak çalışma koşul ve kurallarını koyan, işi yöneten ve bu yapılanma doğrultusunda yapılan hizmet veya üretimden kâr elde eden, iş ve çalışma güvenliğiyle ilgili ana yetkili ve sorumlu makam, işverendir. Tüm bu nedenlerle, işçi sağlığı iş güvenliğini sağlamaya dönük her türlü önlemi almakla yasa ve yönetmeliklerin yükümlü kıldığı özne de hiç tartışmasız işverendir.

İş kazası olarak gösterilerek masumlaştırılan, binlerce işçinin yaralanmasını, yaşamını yitirmesini, ağır tedavi süreçleri içerisinde canının yanmasını, gelirsiz kalmasını, aileleri ve çevrelerindeki manevi etkileri beraberinde getiren olayların çok büyük bir kısmını, kısaca “kaza” kavramı ile açıklamak doğru değildir. Kaza sözcüğü, yaşanan ve işçilere yaşatılan bu acılı sürecin sorumlularının yaptıklarını hafifletmektedir. Bu nedenle iş kazası yerine bu konuda bir farkındalık yaratmak, konun önemini vurgulamak, insan sağlığının ve yaşamının maliyete kurban edilmesinin kabul edilemez bir yaklaşım olduğunu göstermek isteyenler, “iş cinayeti” demeyi daha uygun bulmuşlardır.

İş kazası yerine iş cinayeti denilmesi, gerçekten de önemli bir etki doğurmuş ve farkındalık yaratmıştır. Ancak bu cinayetlerin sorumlusu olan işverenler, hukuk sisteminin kendilerine ördüğü duvarların arkasına çekilip, iş cinayetlerinin sorumlusu olarak, başta iş güvenliği uzmanları olmak üzere sahada görev alan mühendisleri sanık konumuna getirmeyi başarmışlardır. İş cinayeti denilince, ilk önce işverenin akla gelmesi gerekirken, açılan davalarda sürekli olarak iş güvenliği uzmanlarının ve mühendislerin yargılanması, algılamada, iş cinayeti ile mühendislerin özdeşleştirilmesi sorununu da beraberinde getirmiştir.

Bu nedenle, kaza sürecinin gerçek sorumlusunu daha belirgin olarak tanımlayacak şekilde adlandırmak, zorunlu hale gelmiştir.

İşveren, kadrolaşmasını, işin niteliğine ve büyüklüğüne uygun olarak, yeterli sayıda, bilgili, eğitimli ve yetkin kişileri seçerek yapmalı ve bu kişilere sorumluluk ve yetki vermeli, onların kararlarını desteklemeli, onları yüreklendirerek yetkilerini korkusuzca kullanmalarının önünü açmalı, önerilerini ve gerek gördükleri isteklerini yerine getirmelidir.
İşverenin, işyerinde var olan tüm tehlikeler ve bu tehlikelerin oluşturduğu riskler göz önüne alınarak belirlenen, alınması teknik olarak olanaklı olan, en son teknolojinin gerektirdiği her türlü önlemi almış olmasına, bu önlemlere uygun davranış biçimleri konusunda, önlem alma, işçileri eğitme, koruyucu malzeme verme, eğitim ve güvenlik önlemlerine uyulup uyulmadığını denetleyen ve uygulayan ekiplerin, görevlerini eksiksiz yerine getirilmesini sağlamasına karşın yine de oluşan bir olaya kaza denilebilir. Ne var ki bu saydıklarımızın bir veya birkaçı yapılmadığında oluşacak kaza sonucunda işçinin yaşamını yitirmesi, cinayet olarak adlandırılabilir. Bunun sorumlusu da işverendir.

İşverenlerin önlem almaları gerekirken, maliyet kaygısıyla, onlarca işçinin yaşamını yitirmesine iş cinayeti denilmesi yetmemektedir. Artık doğrudan sorumluların adıyla sanıyla adlandırılmalı ve “işveren cinayetleri” olarak anılmalıdır.

Elbette hiçbir işveren, insan olarak işçilerini öldürmek istemez. İnsani anlamda bir işverenin cinayetle suçlanması hoş değildir. Ne var ki, sırf maliyet kaygısıyla, sırf rekabet üstünlüğü elde edebilmek, piyasada ayakta kalabilmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini yok sayan, sadece kâğıt üzerinde varmış gibi gözüken bir sistem kurgulayan anlayış sonucu, yaşananlara cinayet demenin dışında bir çare de kalmamaktadır.

Unutulmamalıdır ki hukuka aykırılığın en basit, en temel ve en yaygın yaptırımı utandırma ve kınanmadır. İşveren cinayeti denilmesi, önlem alınmadığı için işçilerin ölmesine yol açan işverenlerin hak ettikleri cezayı almalarını doğrudan sağlamayacaktır. Ancak ölümlerin sorumlularının işverenler olduğunu gösterecek, onların en azından kınanmalarını sağlayacak ve sadece güçlü oldukları için haklı olmadıklarını gösterecektir.

Yıllarca iş cinayeti kavramını kullandım (örneğin İşçi Sağlığı, İş Güvenliği İş Cinayetleri, Birleşik Metal İş Yayını, Aralık 2015 sayfa: 164). İş cinayeti, işveren cinayeti denilmesi başta rahatsız edici bir kavram olarak görülebilir. Ancak, yaşanan ölümlere “kaza” denilerek sıradanlaştırılmasındansa ve bunların olması tamamen normal anlamına gelecek şekilde “iş kazaları kader planında var”, “Bunlar olağan şeylerdir, literatürde iş kazaları işin fıtratında var” şeklindeki açıklamalarla neredeyse doğal bir riskmiş gibi gösterilmesindense, rahatsız edici bir kavram olan iş cinayeti kavramının kullanılması daha doğrudur diye düşünüyorum.

ENERJİ PERFORMANS GÖSTERGELERİ VE DEĞERLENDİRMESİ

ISO 50001 EnYS standardının (aşağıda sadece standart denilecektir) bir kuruluşta oluşturulmasıyla çok sayıda yararlar sağlanır. Bunlardan bazıları aşağıda listelenmiştir [33]:• Standartta, enerji verimliliğinden elde edilen kazançların, uzun-vadeli gider tasarruflarına yol açan, zaman içinde sürdürülebilir olmasını sağlayan, sürekli iyileştirmeye odaklanılır.• Standart, yatırımlarla önemli getiriler sağlanarak, kuruluşları veriye dayalı analizle, gider açısından etkin enerji tasarruf projelerinin önceliklendirmesi […]

SU KAYNAKLARI

DÜNYADA SU SİSİ HASADI GELİŞMELERİ VE TÜRKİYE GERÇEĞİ

Namibya’nın da içinde olduğu birçok ülkede sis suyu toplama projeleri gerçekleştirilmiştir [8]. Güney Afrika [9], Suudi Arabistan [10] [11], Mısır [12,13], Azerbaycan [14], Etiyopya [15], Umman Sultanlığı [16], İsrail [17], Kolombiya [18], Şili [19] ve Kanarya Adaları [20], diğerleri arasında öne çıkanlardır.Çoğu sis suyu toplama projesinde, rapor edilen sis türü adveksiyon sisidir [21].Sis suyu toplama […]

AVRUPA KOMİSYONU MART 2025 OTOMOTİV SEKTÖRÜ ENDÜSTRİYEL EYLEM PLANI ve OLASI ETKİLERİ

. AVRUPA OTOMOTİV ÜRETİCİLERİNİN 2024 SONU SALIM HEDEFLERİ ve BEKLENEN CEZALARAvrupa Birliği’nin (AB) karbon salımlarını azaltmaya yönelik sıkı politikaları çerçevesinde, otomotiv üreticileri belirlenen hedefleri karşılayamazlarsa, ciddi parasal yaptırımlarla karşılaşmaktadır. 2025 yılında, yeni araçların ortalama salım değerinin kilometre başına 94 gram CO₂’ye düşürülmesi hedeflenmektedir. Bu hedef, 2024 yılı için belirlenen 116 g/km değerine oranla önemli bir […]

Künye
Yerel Süreli Yayın
YAYIN TARİHİ
Kasım 2024
Cilt: 65 Sayı: 778
MMO ADINA SAHİBİ
Publisher
Yunus Yener
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Executive Editor
Yunus Yener
YAYIN SEKRETERİ
Editorial Secretary
Ceren Yılmaz Aras
Yayın Kurulu
Editorial Board
S. Melih Şahin
Fuat Tiniş
Levent Çorbacıoğlu
C. SerdarSönmez
B. Oğuz Gürses
Serdar Uzgur
Aytekin Çakır
Dursun Çiçek
Hasan Kobakçı
Doğukan Karaca
İLAN ADRES
Advertising Representatives
yayin@mmo.org.tr
KAPAK VE SAYFA TASARIMI
Cover and Page Design
Muazzez Polat
TEKNİK SORUMLU
Technical Manager
Mehmet Aydın
YÖNETİM YERİ
Head Office
Meşrutiyet Cad. No: 19/6 Kızılay Ankara
Tel: +90 312 425 21 41
Fax: +90 312 417 86 21
E-posta: yayin@mmo.org.tr
Ağ: www.mmo.org.tr
BASKI YERİ
Printed by
Cem Web Ofset A.Ş.
Alınteri Blv. No. 29 Ostim - Ankara
Tel: +90 312 385 37 27
Basım Tarihi: 1 Kasım 2024
Baskı Sayısı: 15.000
TMMOB Makina Mühendisleri Odası yayın organı olan ve 1957 yılından itibaren yayımlanan (iki farklı isimle yayımlanmıştır.) Mühendis ve Makina dergisi, 2017 yılından itibaren Mühendis ve Makina Güncel ismiyle Makina Mühendisleri Odası üyelerine gönderilmektedir. Dergimizle ilgili detaylı bilgi almak için www.mmo.org.tr genel ağ adresinden yararlanabilirsiniz. Ayrıca telefon, faks veya e-posta yoluyla da bize ulaşabilirsiniz.
Bu web sitesi çerez kullanmaktadır
Sitemizin çalışması için gerekli olan çerezleri kullanıyoruz. Siteyi kullanmaya devam ederek bunları kabul etmiş olursunuz.
Bizi Takip Edin
MMO
TMMOB